Rahim duvarındaki düz kaslar ve bağ dokusundan köken alan iyi huylu tümöral kitlelerdir. Üreme çağındaki her beş kadından birinde görülmektedir. Çoğu zaman herhangi bir şikâyete yol açmaz ve bulgu vermezler. Teorik olarak kansere dönüşme olasılıkları yok denecek kadar azdır. Yerleşim yerine göre üç tipi vardır. Submuköz (rahim içi), intramural (rahim duvarı içinde ama rahim iç boşluğu dışında) ve subseröz (rahim duvarının dışına doğru gelişmiş olabilirler. Tanı genellikle ultrason ile konmaktadır. Sınırlarının net belirlenemeyen vakalarda nadiren MRI gerekebilir.
Rahimde bulunduğu yere ve boyutlarına bağlı olarak kısırlığa yol açabilir. Özellikle rahim içinde yerleşen miyomlar embriyonun tutunmasını etkileyerek tüp bebek tedavisinde başarısızlığa yol açabilir. Boyutları ne olursa olsun submukoz (rahim içi) yerleşimli myomlar tüp bebek tedavisinde embriyo transferi öncesi histeroskopik olarak çıkarılmalıdır. Altı cm den büyük intramural myomlar ise rahim simetrisini bozuyor veya rahim iç tabakasına baskı yapıyorsa, tüp bebek başarısızlığına yol açan başka bir faktör bulunamamışsa çıkarılmalıdırlar.
İnce Endometrium nedir ve nasıl yönetilir?
Endometrium rahmin en iç katmanına denmektedir ve rahmin fonksiyonel tabakasıdır. Adet döngüsünde her ay yeniden oluşarak kalınlaşır ve gebelik olmazsa adet kanaması olarak atılır. Ultrasonda rahmin uzun aksında duvar kalınlığı ölçülebilir. Tüp bebek tedavisinde başarıyı etkileyen faktörlerden biri de embriyo transferi sırasında endometrium yani rahim iç duvarı kalınlığıdır. Başarılı bir embriyo tutunması ve gebelik için endometriumun kalınlığı ve tipi önemlidir. Genellikle kalınlığın 7 mm ve üzerinde patternin ise tip 1 denilen 3 çizgi şeklinde olması önerilmektedir.
Endometriumun 7 mm den ince veya 16 mm den kalın olduğu durumlarda tüp bebek tedavisinde başarı oranları azalmaktadır. İnce endometrium sıklıkla kürtaj, ameliyat veya enfeksiyon nedenleriyle rahim içi yapışıklıklara veya rahim iç tabakasının hasar gördüğü durumlara bağlıdır. Tedavide histeroskopik olarak yapışıklıklarını açılması ve gerekirse hormon tedavisi yapılmaktadır.
Endometriozis ve Adenomyozis (Çikolata kisti)
Endometrium yani rahim iç tabakasının normalde bulunduğu rahim içi dışında yumurtalıklar, karın içi zarlar veya diğer organlar üzerinde bulunmasına endometriozis denir. En sık karın zarı üzerinde veya yumurtalıklarda bulunur. Yumurtalıklarda kist şeklinde bulunduğunda halk arasında çikolata kisti adı verilir. Üreme çağındaki her 10 kadından birinde görülmektedir. Gebe kalamama şikâyeti olan kadınlarda daha sık görülmektedir.
Karın içinde, tüplerde yapışıklıklara yol açarak veya yumurta kalitesini olumsuz etkileyerek kısırlığa neden olabilmektedir. Yumurtalıklarda endometrioma yani çikolata kisti olarak bulunduğunda zamanla yumurtalık rezervini de azaltmaktadır. Rahmin dış katmanlarında doğru kas tabakası içine yerleştiğinde adenomyozis adını alır. Rahmin simetrisini bozar, kısırlığa ve tekrarlayan tüp bebek tedavisi başarısızlığına yol açabilir.
Tanıda muayene, ultrasonografi ve nadiren MRI kullanılır. Endometriomalar denilen çikolata kistleri 5-6 cm büyüklüğü aştıklarında, ağrı şikâyeti belirgin olduğunda veya tüp bebek başarısızlığı durumlarında ameliyatla alınmalıdırlar. Gerek adenomyozis, gerekse endometrioma durumunda tüp bebek tedavisinde başarı elde etmek için tedavi modifiye edilmelidir. Yumurta rezervi çok düşük değilse çikolata kistinin cerrahi olarak çıkarılması, adenomyozis varlığında ise tekrarlayan tüp bebek tedavi başarısızlığı olmuşsa embrioları dondurup rahmi aylık baskılayıcı iğnelerle (depo analog) baskıladıktan transfer edilmesi başarı şansını artırmaktadır.
Servikal Patolojiler (Rahim ağzı patolojileri)
Serviks rahmin alt 1/3 kısmına verilen isimdir. Yaklaşık 2-4 cm uzunluğunda, 2-3 cm genişliğinde silindir benzeri bir yapıdır. Serviks yani rahim ağzı patolojileri kısırlığa ve tekrarlayan gebelik kaybına yol açabilir. Serviksin normalden kısa olması veya bağ doku zayıflığına bağlı gevşek olması halinde rahim ağzı yetmezliği oluşur ve bu durum tekrarlayan gebelik kayıplarına yol açarak kısırlığa sebep olabilir. Tanıda ve takipte bu tür olgularda gebelik sırasında sık sık ultrason ile rahim boyu ve açıklığı ölçümü yapmak, rahim ağzı enfeksiyonu yönünden yakın takip etmek gereklidir.
Rahim ağzında polip, miyom veya yapışıklık olması durumunda sperm geçişine engel olarak kısırlığa yol açabilir. Tüp bebek tedavisi sırasında embriyo transferinde zorluk sebebi olabilir. Tespiti halinde cerrahi olarak tedavi edilmeleri önerilir. Geçmişte daha çok üzerinde durulan bir konu ise bağışıklık sistemi ve buna bağlı rahim ağzının sperm geçişine engel olmasıdır. Bu durumlarda aşılama veya tüp bebek tedavisi ile rahim ağzı ve kanalı bypass edilmektedir. Düşük doz steroid kullanımını ile bağışıklık sisteminin baskılanmasının tüp bebek tedavi başarısını artıracağı ifade edilmektedir.
Sonuç olarak kısırlık veya tekrarlayan tüp bebek tedavi başarısızlığı ile gelen olgularda rahim ve tüpler detaylı değerlendirilmeli ve yukarıda sayılan ve çözümlenebilir sorunlar tedavi edilmelidir. Detaylı bir hasta hikâyesi almak, önceden yapılmış tetkikleri ve tedavi özetlerini incelemek bu konuda önemli fikirler veril. Ultrasonografi ve rahim filmi gibi kolay, ucuz ve noninvaziv yani ameliyat gerektirmeyen tetkikler de eklendiğinde bu patolojilerin tespiti mümkündür. Tıbbi veya cerrahi olarak bu patolojileri tedavi etmek tüp bebek tedavi başarısını artırmada çok önem taşımaktadır.